-
1. مفهوم، مبانی و چارچوبهای حقوق ملت و آزادیهای مشروع در نظام جمهوری اسلامی ایران و مقایسه آن با سایر نظامهای حقوقی
-
2. سازکارها و الزامات تأمین و تضمین حقوق ملت و آزادیهای مشروع
-
3. دستاوردهای نظام جمهوری اسلامی ایران در زمینه حقوق ملت و آزادیهای مشروع
Ayetullah Alidust, konuşmasında İslam fıkhında şeriat maksatlarının konumunu, aşırılıcı ve ihmalkar yaklaşımların zararlarını ve İran İslam Cumhuriyeti Anayasası’ndaki halkın haklarıyla olan ilişkisini açıkladı.
Ayetullah Alidust, konuşmasının başında şeriatın maksatlarının İslam fıkıh tarihinde uzun bir geçmişi olduğuna işaret ederek şunları söyledi: “Şeriatın maksatlarından kasıt, hükümlerin konuluş amaçları ve felsefesidir ve bu mesele, ilahi hükümlerin sebeplerinden (İlelü'ş-Şerai) farklıdır. İlahi hükümlerin sebeplerinden bahsettiğimizde, bazı özel hükümlerin hikmet ve felsefeleri kastedilir. Ancak şeriatın maksatları, şeriatın ve peygamberlerin gönderilişinin nihai ve büyük hedeflerini göz önünde bulundurur."
Ayetullah Alidust, “İslami kaynaklarımızda, hem Kur’an-ı Kerim’de hem de Ehl-i Beyt (a.s) rivayetlerinde, bu maksatlar açıkça belirtilmiştir. Kur’an’ı açtığımızda, Hz. Peygamber’in (s.a.a) gönderiliş amacının; kitap ve hikmeti öğretmek, nefsleri temizlemek, adaleti tesis etmek, zincirleri kırmak, karanlıklardan aydınlığa çağırmak, aklı geliştirmek ve insanın onurunu korumak olarak tanıtıldığını görürüz. Bunların hepsi şeriatın maksatlarıdır ve bizim bu maksatları tanımak için salt akli icat ve yeniliğe ihtiyacımız yoktur; bilakis ilahi metinlerin kendisi bu hedefleri bize sunmuştur.” dedi.
Maksatlara (makasıd) yönelik yaklaşımları sınıflandıran Ayetullah Alidust, aşırılık ve ihmalkarlığa düşmekten kaçınılması konusunda uyarıda bulunarak, “Bir düşünce akımı -ki ben onlara ‘sadece maksada yetinenler’ diyorum- sadece şeriatın amaçlarıyla yetinip dini metinleri bir kenara bırakıyor. Bu yaklaşımda maksatlar, dini metinlerin yerini alıyor ve zamanla metinler geçersiz hale geliyor. Buna karşılık, ‘sadece metine yetinenler’ dediğim bir başka akım var; yani sadece metinlerin lafzına dayanan ve hükümlerin amaç ve felsefelerine hiç dikkat etmeyenler. Bu da dini, kuru ve işlevsiz bir önermeler yığınına dönüştüren bir afettir. Doğru yol, hem dini metinleri hem de maksatları tanımak ve bu ikisi arasında bir denge kurmaktır.” ifadelerinde bulundu.
Ayetullah Alidust, Kur’an-ı Kerim’in maksatları açıkça gösteren öğretilerle dolu olduğunu vurgulayarak şunları kaydetti: “Kur’an, ‘Andolsun ki, elçilerimizi açık delillerle gönderdik ve insanlar adaleti ayakta tutsunlar diye onlarla birlikte kitabı ve ölçüyü indirdik.’ buyurduğunda, bu, şeriatın maksatlarından biri olan adaletin tesisine işaret etmekten başka nedir? Veya, ‘Üzerlerindeki ağır yükleri ve zincirleri kaldırır.’ buyurduğunda, bu ‘ağırlıkların kaldırılması’, insanları dayatılan bağlardan kurtarmaktır. Yahut, Onlara ayetlerini okuyor, onları arındırıyor ve onlara Kitabı ve hikmeti öğretiyor.’ buyurduğunda, bu, eğitimin, arındırmanın ve hikmet merkezliliğin temel maksatlardan olduğunu gösterir.”
Ayetullah Alidust ayrıca şunları ekledi: “Ehl-i Beyt (a.s) rivayetlerinde de maksatları açıkça görmek mümkündür. Nehc'ül-Belağa’ya başvurduğumuzda, Hz. Emir’ül-Müminin’in (a.s) hutbe ve mektuplarında defalarca adalet, onur, özgürlük ve halkın haklarının korunması vurgulanmıştır. Dolayısıyla, maksatları sadece akıl ve tahmin yoluyla bilmemiz gerektiğini söyleyen kişi doğru konuşmuyor; zira bu maksatlar dinin metinlerinde mevcuttur ve biz doğrudan Kur'an ve hadise başvurarak onları çıkarabiliriz.”
Ayetullah Alidust yaygın bir şüpheye de işaret ederek, “Bazıları soruyor: Eğer dini metinler (nüsus) ile maksatlar (makasıd) arasında bir çatışma olursa ne yapmalıyız? Metni mi bir kenara bırakmalıyız yoksa maksatları mı? Cevap şudur: İlk olarak, birçok durumda böyle bir çatışma ortaya çıkmaz, çünkü metinlerin kendisi maksatları gözetir. İkinci olarak, çatışmanın meydana geldiği durumlarda bile çözüm, birini tamamen ortadan kaldırmak değildir. Dikkatle ve metodolojik içtihat ile bir çözüm bulunmalıdır.” ifadelerini kullandı.
Ayetullah Alidust, bu konuyu açıklamak için İmam Sadık’tan (a.s) bir rivayete atıfta bulunarak şöyle dedi: “İmam Sadık (a.s) bu rivayette, bir hayvanı kiralamak (icâre) meselesinde, zulüm yapılmaması ve hak sahibinin hakkına kavuşması gerektiğini vurgular. Burada İmam, zulmü reddetme ve hakların ödenmesi gerekliliği kuralına başvurarak, metinler ile maksatlar arasında bağ kurmuştur. Bu, ihtiyacımız olan, maksatlar ile metin arasında kurulan bağın bir örneğidir.”
Ayetullah Alidust, konuşmasının bir bölümünde milletin hakları konusuna değinerek şöyle dedi: “Milletin hakları yalnızca anayasada ele alınmamıştır. Doğrudur, Anayasanın üçüncü bölümü ‘Milletin Hakları’ başlığı altında düzenlenmiştir; ancak dini metinlerimize baktığımızda, milletin haklarının orada çok daha geniş bir biçimde ele alındığını görürüz. Kur’an adalet, özgürlük, onur, aklın gelişimi ve zincirlerin kaldırılmasına vurgu yaptığında, bunların hepsi gerçekte milletin haklarıdır.”
Ayetullah Alidust sözlerine şöyle devam etti: “Dolayısıyla eğer biz şeriatın amaçlarını (makâsıdü’ş-şerîa) yeniden gözden geçirirsek, milletin haklarının İslami kaynaklarda sağlam bir yere sahip olduğunu görürüz. Anayasamız da bu dini temellere dayanarak daha da derinleştirilebilir ve güçlendirilebilir. İran İslam Cumhuriyeti’inde milletin hakları sadece sözleşmeye dayalı ve beşerî bir mesele değil, aynı zamanda ilahi ve şer’i bir kökene de sahiptir.”
Ayetullah Alidust, konuşmasının sonunda İslamî düzenin geleceği açısından bu konuların önemine dikkat çekerek, “Eğer İslam Cumhuriyeti’nde milletin haklarının güvence altına alınmasını ve sürekli olarak etkin kalmasını istiyorsak, şeriatın amaçlarına dikkat etmeliyiz. Ne öyle ki metinleri bir kenara bırakıp dinî sekülerizmin tuzağına düşelim, ne de sadece metinlerin zahirine takılıp yüce hedeflerden gaflet edelim. Metinleri ve amaçları birlikte ele almalıyız ki hem şeriat korunmuş olsun hem de milletin hakları tam anlamıyla güvence altına alınabilsin.” diye konuştu.