-
1. El concepto, los fundamentos y los marcos de los derechos y las libertades legítimas del pueblo en el sistema de la República Islámica de Irán y su comparación con otros sistemas jurídicos
-
2. Mecanismos y requisitos para asegurar y garantizar los derechos y las libertades legítimas del pueblo
-
3. Los logros de la República Islámica de Irán en el ámbito de los derechos y las libertades legítimas del pueblo

İran İslam Cumhuriyeti eski Hükümet Sözcüsü Dr. Ali Bahadori Cehromi, konuşmasının başında İran İslam Cumhuriyeti Anayasası'nın üç temel ilkesine değinerek, bu ilkelerin halkın hakları, meşru özgürlükler ve siyasi katılımı açısından İslami düzenin temelini oluşturduğunu belirtti.
Dr. Bahadori Anayasa'nın birinci maddesine atıfta bulunarak şunları söyledi: "Bu madde, halkın devletteki yerini açıklayan bir başlangıçtır ve İslam Cumhuriyeti'nin halkın hak ve adalet yönetimine olan inancı ve referandum yoluyla kurulduğunu vurgular. Yani esasen bu devleti kuran halktır ve pratikte ortaya çıkışının temeli, halkın Kur'an-ı Kerim'in hakkaniyet ve adaletine olan inancıdır."
Dr. Bahadori daha sonra Anayasa'nın ikinci maddesine değinerek şöyle devam etti: "Bu madde, İslam Cumhuriyeti'nin temellerini sıralar ve altı fıkraya atıfta bulunur. Bunlardan beşi, tevhit, vahiy, ahiret, imamet ve adalet gibi inanç esaslarımıza uygundur. Ancak altıncı fıkra -ki tartışmamızın odak noktasıdır- insanın onuru ve yüksek değeridir. Bu fıkra eklenmiştir çünkü İslam Cumhuriyeti sistemine hâkim olan bakış sadece inanç temelli değil, aynı zamanda insan merkezli ve onur odaklıdır. İşte bu temelde, meşru özgürlükler ve halkın siyasi eylem alanındaki hakları anlam kazanır."
Dr. Bahadori, "Aziz Liderin düşüncesinde insan, sorumlulukla birlikte özgürlüğü olan şerefli bir varlıktır. Her hak, bir görevle birlikte gelir ve özgürlük de bu kuralın dışında değildir. Özgürlük tek başına ele alınmaz, Allah'a karşı sorumlulukla birlikte anlam kazanır." ifadelerini kullandı.
Eski Hükümet Sözcüsü, "İran İslam Cumhuriyeti devletinde halkın özgürlüğünden veya onurundan vazgeçilemez. Çünkü bunlar İslam Cumhuriyeti'nin inanç temellerinin bir parçasıdır. Bu bakış, Anayasa'nın üçüncü maddesinde de somutlaşmıştır. Üçüncü madde, devletin adalet ve dayanışma gibi ikinci maddenin hedeflerine ulaşmak için tüm imkanlarını seferber etmekle yükümlü olduğunu belirtir." dedi.
Dr. Bahadori üçüncü maddenin iki fıkrasına değinerek şunları söyledi: "İman ve takvaya dayalı ahlaki erdemlerin gelişimi için uygun ortam oluşturmak ve basın-yayın yoluyla kamuoyunun bilinç düzeyini yükseltmek devletin temel görevlerindendir. Bu bilinç ve gelişim, siyasi katılımın zeminini hazırlar. Eğer devlet bu konuda ihmalkâr davranırsa, temel görevlerinden birini ihmal etmiş olur."
Dr. Bahadori, Anayasa'nın altıncı maddesine atıfta bulunarak şunu hatırlattı: "Ülkenin tüm işleri halkın oylarına dayanarak yürütülmelidir. Bu çerçevede, halkın bilinç düzeyi, bilgiye erişimi, ifade özgürlüğü ve kamusal rolü artırılmalıdır."
- Hükümetin sözcüsü Dr. Bahadori, Anayasa'nın dokuzuncu maddesini özet olarak şu şekilde değerlendirdi: "Bu maddede, kamu hakları ve özgürlükleri ile bağımsızlık, birlik ve toprak bütünlüğü arasında karşılıklı ve birbirini güçlendiren bir ilişki olduğu vurgulanmıştır. Özgürlükleri, bağımsızlık ve ulusal birliği sağlamak için güçlendiriyoruz. Aynı şekilde, bu unsurların korunması da kamu haklarının gelişimine zemin hazırlar."
Halkın Yoğun Seçim Katılımının Dört Temel Etkisi
Dr. Bahadori, İslam Devrimi Lideri Ayetullah Hamanei'nin İran İslam Cumhuriyeti modelini üç farklı modelden ayırdığını belirterek şunları ifade etti: "Birincisi, bazı İslam ülkelerinin seçimsiz ve halk-yönetim bağının kopuk olduğu model; ikincisi, diktatörlüğün hüküm sürdüğü komünist ve tek partili rejimler; üçüncüsü ise aldatmaca, propaganda, parti egemenliği ve sermaye tahakkümüne dayalı Batı tipi demokrasilerdir. Devrim Lideri, Batı'daki seçimlerin çoğunlukla demokrasi gösterisinden ibaret olduğunu, sermayedarlar ve partilerin halk adına karar aldığını, oysa İslam Cumhuriyeti'nde seçimlerin halk iradesine ve karşılıklı güvene dayandığını vurgulamıştır."
Dr. Bahadori, "Seçimlere yoğun katılımın dört temel sonucu bulunmaktadır: Birincisi, devlet ve halk arasında karşılıklı güvenin tesisidir. İkincisi, ulusal gücün ve devlet meşruiyetinin pekişmesidir. Üçüncüsü, toplumsal birlik, sosyal dinamizm ve sorumluluk bilincinin güçlenmesidir. Dördüncüsü ise Liderimizin sıkça vurguladığı üzere ilahi rahmetin ve manevi bereketlerin tecellisidir. Ayrıca bu katılım, dış politikada dayanak oluşturarak uluslararası prestiji artırır. Düşmanların umutsuzluk yayma çabalarına rağmen, coşkulu katılım onları geri adım atmaya zorlamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Dr. Bahadori, "Aziz Liderin vizyonunda siyasi katılım, Allah'a karşı sorumluluk bilinciyle bütünleşen bir özgürlük ifadesidir. Bu sadece siyasi bir eylem değil, aynı zamanda derin manevi, sosyal ve uluslararası sonuçları olan bütüncül bir kavramdır. Halkın bilinçlenmesi, ifade özgürlüğü ve bilgiye erişim imkanları arttıkça yönetime katılım da artmakta ve İran İslam Cumhuriyeti daha güçlü, bütünlüklü ve güvenli bir yapıya kavuşmaktadır." diye konuştu.