-
1. El concepto, los fundamentos y los marcos de los derechos y las libertades legítimas del pueblo en el sistema de la República Islámica de Irán y su comparación con otros sistemas jurídicos
-
2. Mecanismos y requisitos para asegurar y garantizar los derechos y las libertades legítimas del pueblo
-
3. Los logros de la República Islámica de Irán en el ámbito de los derechos y las libertades legítimas del pueblo

Ayetullah Hamanei'nin Düşünce Sisteminde Milletin Hakları ve Meşru Özgürlükler Uluslararası Konferansı'nın kırk birinci ön oturumunda Sardinya İlahiyat Fakültesi Sosyal Etik Profesörü Dr. Don Roberto Caria bir konuşma yaptı.
Şii İslam ile Katolik Hristiyan geleneği arasında bir karşılaştırma yapan Dr. Caria dini özgürlük kavramının Batı ve İran'daki evrimini inceledi ve bu iki sistem arasındaki temel farklılıkları analiz etti.
İslam ve Hristiyanlığın Teolojik Ortak Noktaları
Dr. Caria konuşmasının başında toplantıyı düzenleyenlere teşekkür ederek şunları söyledi: "Bu oturumda sunulan görüşlerden faydalandım ve özellikle 16. yüzyıldan günümüze Şii İslam ile Katolik Hristiyan geleneği arasındaki bazı ortak teolojik unsurları vurgulamak istiyorum. Hayatın ilahi kaynağı, doğal aklın ilahi yasayı anlamasında vahyin aydınlatıcı rolü, İslam ve Hristiyanlıkta mehdilik kavramı, din imamlarının ve azizlerin şefaati ile iç ve dış özgürlük kavramı bu ortak noktalardan bazılarıdır."
Özgürlük: Bir Lütuf ve Sorumluluktur
Dr. Roberto Caria, Dr. Gaffari'nin özgürlüğü "ilahi bir lütuf" olarak tanımlamasına atıfta bulunarak şunları kaydetti: "Batı'da bu lütuf 'Munus' kavramıyla tanımlanır ki bu aynı anda hem bir hediye hem de bir görev ve sorumluluktur. Ne yazık ki Batı'da, son 50 yılda teolojik ilkeler temelinde kendi yolunu çizen İran'ın aksine, hukuk ve yasama kültürünün Hristiyan temelleri zayıflamıştır."
Batı'nın Felsefi Sapması ve Yasamaya Etkisi
Dr. Caria, 16. yüzyıldan itibaren Batı'daki felsefi gelişmelere değinerek, "İran'da Şiiliğin güçlü bir düşünce sistemi olarak şekillendiği dönemde, Batı'da aşırı mistisizm ve büyüye yönelim ile ardından gelen anti-teolojik felsefi tepkiler, yasamanın temellerinin vahiyden ve ilahi yasadan uzaklaşmasına neden oldu." ifadelerini kullandı.
Dr. Caria, "Bugün Batı'da yasama temeli olarak 'hakikat' yerine 'otorite' geçmiştir. Autoritas non veritas facit legem (Yasayı hakikat değil, otorite yapar) şeklindeki bu yaklaşım, insan hakları ve bireysel özgürlüklerin ilahi ve ahlaki sorumluluklar dikkate alınmadan tanımlanmasına yol açmıştır." dedi.
İran ve Batı Anayasaları Arasındaki Temel Fark
Dr. Caria, İran ve Batı anayasalarını karşılaştırarak şu gözlemlerde bulundu: "İran Anayasası'nda, özellikle 2. maddede, ilahi ilkelere iman, insan onuru ve yolsuzlukla mücadele vurgulanmıştır. Buna karşılık Batı yasalarında dini özgürlük, hakikati arama görevi dikkate alınmadan tanımlanmaktadır."
Dr. Caria, İran Anayasası'nın 12. ve 13. maddelerine atıfta, "İran Anayasası'nın diğer dinlere bakışı sadece bir hoşgörü değil, aynı zamanda İslami sistemin belirlediği çerçevede onların kimliğine saygıdır. Aşırı bireyciliğin benliğin putlaştırılmasına yol açtığı Batı'nın aksine, bu yaklaşım özgürlük ve sorumluluk arasında uygun bir denge kurmaktadır." değerlendirmesinde bulundu.
Sonuç: Teolojik Temellere önüş İhtiyacı
Dr. Caria konuşmasını Katolik Kilisesi ve Şiilik öğretilerine dayanarak şu sözlerle tamamladı: "Her hukuk sistemi, insanın vahiy ve doğal akıl yoluyla Tanrı'yı tanıma yeteneği temelinde kurulmalıdır. Gerçek özgürlük, hakikati görmezden gelmekte değil, Tanrı'ya ve topluma karşı sorumluluğu kabul etmekte yatar."
Katılımcılara teşekkür eden Caria, İslam ve Hristiyan düşünürler arasında ortak entelektüel zemini açıklamak için daha fazla diyalog gerçekleşmesi ümidini dile getirdi.
"Batı ve İran Modelinde Kimliksiz Özgürlük ve Köklü Özgürlük" başlıklı bu kırk birinci ön oturum, Anayasayı Koruyucuları Konseyi Araştırma Enstitüsü ve İran'ın Roma'daki Kültür Ataşeliği'nin işbirliğiyle 10 Temmuz 2025 tarihinde düzenlendi. Uluslararası Milletin Hakları ve Meşru Özgürlükler Konferansı'nın kapanış töreni ise bu yıl Aralık ayında Tahran'da gerçekleştirilecek.