Ayetullah Reşad konuşmasında, "Bizim 'tekvini özgürlük' dediğimiz bir kavram var. Bu, insanın yaratılıştan gelen özgürlüğüdür ve genellikle 'teşrii özgürlük' ile karşılaştırılır. Bu, insanın fıtraten özgür mü yoksa mecbur mu olduğu sorusuna odaklanan ontolojik bir meseledir. Özgürlükten bahsettiğimizde, aynı zamanda 'irade' kavramına da atıfta bulunuruz. İrade, kelam ve felsefenin temel tartışma konularındandır." dedi.

Reşad şöyle devam etti: "Tekvini özgürlük, insanın içsel varlığıyla ilgilidir; bir şeyi yapıp yapamayacağının doğasına dairdir. Teşrii özgürlük ise, bireyin fiilen bir eylemi gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği sorusunu ele alır. Mevlana'nın 'Şunu mu yapsam, bunu mu yapsam' dizesi, tekvini özgürlüğün somut bir ifadesidir."

Ayetullah Reşad, teşrii özgürlüğün ikiye ayrıldığını belirterek, "Birincisi içsel özgürlük ki bu, insanın ahlaki ve manevi bağımsızlığını ifade eder. Tasavvuf ve ahlak ilminin konusudur. Hafız'ın 'Gökyüzü altında, bağlanan her şeyden özgürüm' beyti bu özgürlüğe örnektir. İkincisi ise dışsal özgürlüktür ki bu da bireyin toplumsal kurallar çerçevesindeki davranışlarını kapsar. Dış baskılar (tahakküm) ortadan kalktığında gerçekleşir." ifadelerini kullandı.

İslami Kültür ve Düşünce Enstitüsü Başkanı Ayetullah Reşad sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu iki kavram birbiriyle bağlantılıdır. İçsel özgürlük olmadan dışsal özgürlük eksik kalır. Özgürlüğü tanımlarken, onu 'içsel hürriyet' olarak da adlandırabiliriz. Özgürlük bir vasıftır; insanın karakterine işleyen bir erdemdir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.a), sadece fiziki köleliği değil, insanların zihnindeki batıni esareti (hurafeler, yanlış inançlar) de ortadan kaldırmak için gönderilmiştir. Orijinal Tevrat ve İncil'de Peygamberimizin geleceği müjdelenmişti; Yahudi ve Hristiyanlar bunu inkar edemediler."

Ayetullah Reşad, "Kur'an-ı Kerim'de (Zumer Suresi 17-18) vurgulandığı gibi, gerçek özgürlük hem iç (manevi) hem de dış (hukuki) tağutlardan kurtulmayı gerektirir. Özgürlük ve hürriyet bir bütündür; biri olmadan diğeri eksik kalır. İslam'ın özgürlük anlayışı, sadece yasalarla sınırlı değil; ahlaki ve manevi derinliği de kapsayan bütüncül bir yaklaşımdır." dedi.

Reşad şöyle devam etti: "Dini öğretilerde ve Kur'an'ın talimatlarında Resulullah (s.a.a) için zikredilen işlevler ve hizmetler vardır. Yüce Peygamber (s.a.a) esaret zincirlerini kırmak için geldi."

Ayetullah Reşad şöyle dedi: "Kur'an'da defalarca Peygamberimizin isminin Tevrat ve İncil'de mevcut olduğu belirtilmesine rağmen, hiçbir Yahudi veya Hristiyan bunu inkar edemedi. Hatta savaşa bile girdiler ama asla 'Senin ismin nerede geçiyor?' demediler. Dolayısıyla anlaşılıyor ki, o dönemdeki nüshalarda Peygamberimizin vasıfları ve son peygamber olarak zuhur edeceği yazılıydı."

İslam Kültür ve Düşünce Enstitüsü Başkanı şöyle devam etti: "Mevcut Tevrat nüshaları daha sonra düzenlenmiştir. Bazılarına göre yaklaşık 300 farklı İncil vardı ve bunlardan dördü seçilerek yaygınlaştırıldı. Her halükarda, bahsettiğiniz tahrifatlar bazı davranış ve eylemleri öne çıkarmıştır."

Ayetullah Reşad, "Şimdi tarihsel ve sosyolojik bir çalışma yapmak gerekiyor ki insanların boynuna hangi prangaların vurulduğunu anlayalım; hurafeler ve kuruntulardan, yaygın olan ve kesin doğru kabul edilen yanlış kabullere kadar. Ayrıca etnik, kültürel ve sosyal özgünlüklere de dikkat etmeliyiz; çünkü bazı hukuki şartlar vardı ki insanlar köle veya cariye sayılıyor ve evlerde veya tarlalarda çalıştırılıyorlardı." dedi.

Reşad, "Bazen insanın iç dünyası esirdir; örneğin bir kişinin düşünce özgürlüğü yoktur veya inanç özgürlüğü yoktur. Aynı şekilde insanın dış dünyası da esir olabilir; yani ifade özgürlüğü yoktur veya eylem özgürlüğü yoktur. Dolayısıyla dışsal özgürlük de düşünce özgürlüğü ve fiili özgürlük olarak ikiye ayrılır. Bu kelime ve ifadeler hakkında verdiğim açıklamalardaki amacım, daha sonra bu terimler hakkında net bir anlayışa sahip olabilmemizdir. Şüphesiz toplantıda bulunan hocalar da bu noktaya dikkat etmişlerdir." diye konuştu.