-
1. مفهوم، مبانی و چارچوبهای حقوق ملت و آزادیهای مشروع در نظام جمهوری اسلامی ایران و مقایسه آن با سایر نظامهای حقوقی
-
2. سازکارها و الزامات تأمین و تضمین حقوق ملت و آزادیهای مشروع
-
3. دستاوردهای نظام جمهوری اسلامی ایران در زمینه حقوق ملت و آزادیهای مشروع

Laricani, İslam Cumhuriyeti'nin tamamlanmış bir proje değil, gelişen ve dönüşen dinamik bir sosyal deneyim olduğuna vurgu yaparak, "İslam Devrimi'nden sonra İran halkı, İslami akılcılık ve Ehl-i Beyt mektebi temelinde temsili demokrasiye dayalı bir medeni ve siyasi düzen kurmaya karar verdi. Bu deneyim, gerçek sosyal ve siyasi zeminlerde şekillendi ve bu koşullar onun gelişim sürecini etkiledi." dedi.
Laricani, devrimin ilk yıllarında İslami bir sistemin uygulanabilirliği hakkında ortaya atılan üç temel görüşe değinerek, "Birinci grup İslam'ın modası geçmiş bir din olduğunu ve modern bir sosyal düzen kuramayacağını savunurken, ikinci grup dinin sadece özel alanda kalması gerektiğini iddia ediyordu. Üçüncü grup ise İslam'ın gücüne inanmakla birlikte siyasi alanda uygulanmasını zor görüyordu. İmam Humeyni, İslam'ın dinamik ve aktif bir mektep olduğunu vurgulayarak Batı medeniyetinin bunu engelleyemeyeceğini gösterdi." ifadelerini kullandı.
Laricani, hükümetin rolünü açıklarken, "Bireysel özgürlüklerin sınırları belirlendikten sonra hükümet bu özgürlükleri korumak için kurulan bir kurumdur. Ulusal güvenlik burada merkezi bir kavramdır. Tıpkı 11 Eylül saldırıları sonrasında ABD ve İngiltere'de olduğu gibi, kriz dönemlerinde bireysel haklarla ilgili yasalar değişebilir." dedi.
Batı medeniyetinin şiddetle olan ilişkisine de değinen Laricani, "Batı medeniyeti güvenlik odaklı yapısı nedeniyle şiddetle iç içedir. Bu durum sadece iç politikada değil, uluslararası davranışlarında da görülür. Siyonist rejimin Gazze'deki katliamlarını 'güvenlik' gerekçesiyle meşrulaştırması buna örnektir." dedi.
Laricani, İslami ve Batılı özgürlük anlayışı arasındaki farkı şu sözlerle açıkladı: "Batı kültüründe bireyler pek çok konuda mutlak özgürlüğe sahiptir. Oysa İslami bakış açısında özgürlük, adalet ve zulüm yapmama çerçevesinde tanımlanır. Bazıları İslami hükümlerin uygulanmasını ertelemeyi önerdi, ancak İmam Humeyni kesin bir dille 'İslami yasalar uygulanmalıdır' dedi."
Laricani konuşmasını, "Ülke meselelerimizi kendimiz çözmeliyiz. Başkalarının çözümlerini beklememeliyiz" sözleriyle tamamladı.